Şirket Birleşme ve Devralma Süreçleri Nasıl İşler? Nelere Dikkat Edilmelidir?
.jpg)
Şirket Birleşmeleri ve Devralmalar Nedir?
Şirket birleşmeleri ve devralmaları, işletmelerin büyüme, rekabet avantajı elde etme veya stratejik hedeflerine ulaşma amacıyla gerçekleştirdiği en önemli kurumsal dönüşüm süreçlerinden biridir. Birleşmeler genellikle iki veya daha fazla şirketin tek bir çatı altında toplanması anlamına gelirken, devralmalar bir şirketin diğerini satın alarak bünyesine katmasını ifade eder.
Bu tür işlemler, şirketlerin maliyet avantajı sağlamasına, pazardaki konumlarını güçlendirmesine ve yeni pazarlara açılmasına olanak tanırken, aynı zamanda önemli hukuki ve vergisel yükümlülükleri de beraberinde getirir. Özellikle vergi mevzuatı açısından birleşme ve devralma işlemlerinde dikkat edilmesi gereken kritik noktalar bulunur. Vergisel yükümlülüklerin doğru yönetilmesi, işlemin hem taraflar açısından finansal avantaj sağlamasını hem de hukuki risklerden kaçınılmasını mümkün kılar.
Şirket Birleşmeleri ve Devralmalarında Vergi Mevzuatı
Birleşme ve devralma süreçleri, vergi mevzuatı açısından farklı yükümlülüklere tabidir. Bu süreçlerde Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi (KDV), Damga Vergisi, Harçlar ve Vergi Usul Kanunu kapsamında belirli hükümlerin dikkate alınması gerekir. Türkiye’de 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, birleşme ve devralmalara ilişkin en temel yasal çerçeveyi sunmaktadır.
Özellikle, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. ve 20. maddeleri, birleşme ve devralma süreçlerinde vergisel avantajlar sağlanmasına imkan tanır. Bu maddeler, bazı birleşme işlemlerinin “devir yoluyla birleşme” kapsamında değerlendirilmesi durumunda vergisel muafiyetlerden yararlanılabileceğini öngörmektedir.
Birleşmelerde vergisel yükümlülükler açısından temel olarak iki farklı durum söz konusudur: Tam Bölünme ve Kısmi Bölünme. Eğer bir şirket başka bir şirketle tamamen birleşerek tüzel kişiliğini kaybediyorsa, tam bölünme gerçekleşir. Kısmi bölünmede ise şirketin bazı bölümleri yeni bir şirket çatısı altında birleşir, ancak orijinal şirketin tüzel kişiliği devam eder. Her iki durum da farklı vergisel değerlendirmelere tabi olabilir.
Kurumlar Vergisi Açısından Birleşme ve Devralmalar
Şirket birleşmeleri ve devralmalarında en önemli vergi yükümlülüklerinden biri kurumlar vergisidir. Eğer birleşme kanuni devir niteliğinde yapılıyorsa, yani bir şirketin mal varlığı tamamen başka bir şirkete geçiyorsa, bu işlemler vergisiz birleşme kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, birleşme sonucunda oluşan değer artışları ya da şirketlerin aktif ve pasiflerinin devriyle ortaya çıkan kazançlar, vergisel yükümlülük doğurabilir.
Örneğin, birleşmeye konu olan şirketin zararları devralan şirketin kazancından mahsup edilebilir mi? Bu sorunun yanıtı, birleşme ve devralma işlemlerinde geçmiş yıl zararlarının devralınan şirketin vergi matrahından düşülebilmesi için ilgili faaliyetin beş yıl boyunca devam etmesi gerektiği yönündeki kural ile açıklanabilir. Vergi avantajlarından yararlanabilmek için, devralınan işletmenin faaliyetlerini en az beş yıl sürdüren devralan şirketler, devralınan işletmenin geçmiş zararlarını vergi matrahından indirebilirler.
Bunun yanı sıra, birleşmelerde hisse devri yoluyla yapılan işlemler, doğrudan kurumlar vergisine tabi olmamakta, ancak hisse satışından doğan kazançlar %75 oranında kurumlar vergisinden istisna edilebilmektedir. Ancak bu istisnanın uygulanabilmesi için, hisselerin en az iki yıl süreyle elde tutulmuş olması gerekmektedir.
Katma Değer Vergisi (KDV) Açısından Birleşme ve Devralmalar
Şirket birleşmelerinde ve devralmalarında Katma Değer Vergisi (KDV) açısından dikkat edilmesi gereken konular da mevcuttur. Eğer bir şirketin varlıkları diğer bir şirkete aktif ve pasifleriyle birlikte devrediliyorsa, bu işlem KDV’den istisna edilebilir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. ve 20. maddeleri çerçevesinde gerçekleştirilen birleşmelerde, KDV Kanunu’nun 17/4-c maddesi uyarınca devir işlemleri KDV’den muaf tutulmaktadır. Ancak, devir kapsamında olmayan taşınmazlar ve belirli gayrimenkuller için KDV uygulanabilir.
Özellikle hisse devirleri, KDV’ye tabi değildir. Ancak aktif bir işletmenin devri söz konusu olduğunda, KDV uygulanıp uygulanmayacağı konusu önem kazanır. Eğer bir şirket, tüm varlıklarını devrediyorsa ve bu devir ticari bir organizasyonun bütünü olarak değerlendiriliyorsa, işlemin KDV’den istisna tutulması mümkündür.
Damga Vergisi ve Harçlar
Şirket birleşmeleri ve devralmalarında, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler Damga Vergisi’ne tabi olabilir. 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, sözleşmelerin belirli oranlarda damga vergisine tabi olduğunu belirtir. Birleşme işlemleri sırasında, sözleşmelerde belirlenen tutar üzerinden binde 9,48 oranında Damga Vergisi alınabilir.
Ayrıca, birleşmelerde tapu işlemleri ve şirket unvan değişiklikleri nedeniyle harç yükümlülükleri ortaya çıkabilir. Belediyeler, Ticaret Odaları ve Tapu Müdürlükleri nezdinde yürütülen işlemler için belirli oranlarda harç tahakkuk edebilir. Bu nedenle, birleşme ve devralma süreçlerinin planlanması sırasında bu tür ek maliyetlerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Vergisel Riskler ve Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Şirket birleşmeleri ve devralmaları sırasında karşılaşılabilecek en büyük risklerden biri, devralınan şirketin geçmişten gelen vergi borçlarıdır. Türk vergi mevzuatına göre, devralan şirket, birleşme sonrasında devraldığı şirketin tüm mali ve vergisel yükümlülüklerinden sorumlu hale gelmektedir. Bu nedenle, birleşme sürecinde detaylı bir mali ve vergi due diligence (inceleme) süreci yürütmek, ileride doğabilecek vergi risklerini minimize etmek açısından kritik öneme sahiptir.
Ayrıca, birleşme sonrasında geçmiş yıllara ait vergi incelemeleri, devralan şirket için ciddi mali yükler doğurabilir. Bu yüzden, birleşme öncesinde şirketin tüm vergi beyannameleri, geçmiş incelemeleri, vergi borçları ve beyan edilen zararlar dikkatlice incelenmelidir.
Vergi avantajlarından yararlanmak adına, birleşmelerin mevcut vergi teşviklerinden nasıl faydalanabileceği de değerlendirilmelidir. Türkiye’de çeşitli teşvik ve destek mekanizmaları, birleşme ve devralma süreçlerini daha avantajlı hale getirebilir.
Değerlendirme
Şirket birleşmeleri ve devralmaları, büyüme ve genişleme stratejileri açısından işletmeler için büyük fırsatlar sunarken, aynı zamanda karmaşık vergisel yükümlülükleri de beraberinde getirmektedir. Kurumlar vergisi, KDV, damga vergisi ve harçlar gibi çeşitli vergisel faktörlerin doğru yönetilmesi, birleşme sürecinin başarıyla tamamlanmasını sağlar.
Birleşme sürecine giren şirketlerin, hem finansal hem de vergisel riskleri en aza indirebilmek adına profesyonel vergi danışmanlarından destek alması, birleşmenin uzun vadeli başarısı için önemlidir. Vergisel süreçlerin daha doğru yönetilmesi, şirketlerin birleşme sonrası sürekliliklerini sağlamalarına ve büyüme hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacaktır.