Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık Durumunda Müşavir Ne Yapmalı?

Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık Nedir?
TTK 376’ya göre, bir sermaye şirketinin dönem sonu mali tabloları neticesinde özkaynağının yarısının zarar sebebiyle erimesi, sermaye kaybı; özkaynakların negatif çıkması, yani borçların varlıklardan fazla olması ise borca batıklık olarak tanımlanır. Bu durumlar şirketin varlığını sürdürebilirliği açısından ciddi bir alarm niteliği taşır. Özellikle borca batıklık, iflas sürecine kadar gidebilecek hukuki sonuçlar doğurabilir.
Müşavirin Erken Uyarı Rolü: Rakamların Ötesinde Sorumluluk
Bir mali müşavir için sermaye kaybı ya da borca batıklık durumu yalnızca bilanço analiziyle sınırlı değildir. Müşavir, yıl boyunca yaptığı muhasebe kayıtları ve finansal tablolar üzerinden durumu önceden tespit etmeli ve şirket yönetimini yazılı olarak bilgilendirmelidir. Bu bildirim, yalnızca etik değil, aynı zamanda mesleki bir yükümlülüktür. Zira durum tespiti yapılmasına rağmen yönetim harekete geçmezse, ileride oluşabilecek zararlarda mali müşavir de sorumlu tutulabilir.
Yönetim Kuruluna Yapılacak Bildirim Nasıl Olmalı?
TTK 376 uyarınca, özkaynakların yarısının zarar sebebiyle erimesi durumunda, şirket yönetimi derhal toplanmalı ve sermayenin tamamlanması, azaltılması veya şirketin yeniden yapılandırılması gibi kararlar almalıdır. Müşavir, bu süreci tetikleyen kişi konumunda olmalı; hazırladığı mali tablolarla yönetim kurulunu bilgilendirmeli ve gerekirse toplantı çağrısında bulunmalıdır. Hazırlanacak raporda özkaynak hesaplaması, zarar kalemleri, yasal karşılıklar, borç yapısı gibi detaylara yer verilmeli ve muhtemel senaryolar sunulmalıdır.
Borca Batıklıkta Mahkeme Bildirimi ve Uzman Raporu
Özkaynaklar negatife düştüğünde, şirket artık borca batık kabul edilir. Bu durumda yönetim kurulu, derhal asliye ticaret mahkemesine başvurarak iflasın ertelenmesini ya da sermaye desteği gibi çözüm yollarını sunmalıdır. Müşavir bu aşamada, şirketin güncel mali durumunu gösteren uzman görüşü raporunu hazırlayarak avukatla birlikte mahkeme sürecine destek olur. Bu raporun hatalı, eksik ya da yanıltıcı hazırlanması hem şirket hem müşavir için ciddi hukuki sonuçlar doğurabilir.
Alternatif Çözüm Yolları ve Danışmanlık
Müşavir yalnızca tespit yapmakla kalmamalı, yönetimi alternatif çözüm yolları hakkında bilgilendirmelidir. Sermaye artırımı, borç yapılandırması, alacak tahsilat hızlandırması, stok eritme kampanyaları gibi stratejik öneriler, şirketin tekrar ayağa kalkmasını sağlayabilir. Özellikle bu süreçte bağımsız denetçi ve hukuk danışmanlarıyla koordineli çalışmak, müşavirin yükünü hafifletir ve sürecin sağlıklı yönetilmesine katkı sağlar.
Sonuç:
Sermaye kaybı ve borca batıklık durumu, şirketin geleceğini doğrudan etkileyen hayati eşiklerdir. Bu süreçte mali müşavir, yalnızca finansal veri hazırlayıcısı değil, aynı zamanda erken uyarı mekanizmasının ana aktörüdür. TTK’ya uyumlu hareket etmek, süreci belgelemek ve yönetime zamanında doğru bilgi sağlamak, müşavirin hem mesleki güvenliğini hem de şirketin devamlılığını teminat altına alır. 2025 itibarıyla mevzuat ve uygulamalara hâkim bir müşavir, krizi yönetecek değil, önleyecek nitelikte olmalıdır.